Şeyler ve insanlar
İnsan tüm varolanlar arasında her zamn degerli nitelikleri
kendinde barındırmıştır kendinde var olan bu niteliklere yine kendi anlam
yüklemiştir yüklenen bu anlamlar gerek içinde bulundugu zamna gerekse içinde
yasadıgı bölgeye göre deger kazamnmıştır
daha özelle indirecek olursak insandan insana bile anlamlar degişmiştir
bazı tolumların siddetle karsı çıktıgı normları
farklı toplumlarda şiddetle savunmuştur beklide bu yuzdendir yuzyıllardır suyren savasların nedeni
İnsanlar asasındakı farklılık anne karnına düştügü gün
baslar her nekadar unlu fi,llozaof Jpaul
Sartre
Var oluş felsefesdinde “ var oluluş ozden once gelir “
desede yanı insan once var olur daha
sonra
Kendi seçimleri ile kendisini
kendi tercihlerine göre var eder oysaki insanın seçimleri ile kendini var
etmesi cok sınırlıdır hayatında i
İnsanın dunyaya gelmesi
bile kendi tercıhi degildir aslında dünyaya geldigi aileyi kendisi secmez bunun yanı sıra
konuştugu dilini dinini yaşam tarzının kısacası insanı var eden etnik ve
kürtürel özelliklerin hiçbirinde kendi tercihleri söz konusu degildir
İnsanlar birbirinden farklı kürtüllerle yetişsede düntyanın hemen hemen her bölgesinde kendi, normlrınıu dayattı ve
bireyleri bu normlara tabii tuttu
kendisi gibi olmayan tüm insanlşara
kapılarını sonuna kadar kapattı kapoatmak yetmezmiş gibi birde bu kapıyı
amcama üğzere kapıya kilit vıurdu çünkü
topluma göre en iyi din ve en iyi
degerler kendi sahip oldukları idi ve
asıl olan hep kendi inandıkları idi kendisine benzemiyeni ikinci sınıf hatta üçüncü sınıf insanm olarak gördü
kendine benzeyenleri aradı hep etrafında ve tüm ilişkilerinide bu ölçüde kurdu
kendisine benzemek ve aykırılıklara hiç bir5 tahammül
göstermedi zaten gösteremezdi de çünkü
çünkü kendisine en yakın olan anne ve babasında böyle görmüştü
nerede ise insanların buyuk bır cogunlugu ezber degerleri üzerinde hayatını idame
ettirir hatta bu ayrımcılıgı cinsiyet üzerindende devam ettirmiştir kadın ve erkek arasında da kadını ayrımcılıgas ve siddete maruz
bırakmı8ştır
İlker kominal dönemde
kadın ve erkek arsında cinsiyete dayalı bir ayrım yoktu kadında erkek gibi hayatını devam ettimek için doga
sartları ile mücadele halindeydi ne zamn ki
yerleşik tarım m toplumuna
geçildi kadında üğcretsi,z aile işçiligi
sıttsüne getirildi kadında fiziksel
gücünü ve mücadele3ci ruhunu kaydetti onun
tek mücadelesi giderek
güçsüzlesen kadına bunu doganın
ve hayatın gerçegi olarak kabul ettirdiler kadın kendi kız çocuklarınıda bu sekilde
yetiştirerek zaten topluymda kjadına yönelik var olan ayrımcılıgı mesru gördü
Dünyanın her yerinde
toplumlarda ayrımcılıga tabii olan insanlar
var güçlü olan toplumda kendisinden zayıf olanı görüğyor güçlü olantoplumda kendisnden zayıf
olanı gördügünde güç egosunu tatmişn
etmek isteyecek geçmişe belki o gülcü tarafındada olmuştur ama
hiç kabullenmeytecektir
doyurulmayan isteklerle tatmişnsizlik toplumları ülekleri her zamn savasır hale
getirmiştir ve hem ülkemizdede ve diger devletlerdede büyük
bütçeyi sevasa ve silahlar
yatırmışlardır insansız savas ucaklrı ile övünüyorlar ve ne keder donanımlı
olduklarını anlatıyor haber bültemleri tüm kanallarda oysaki anlatmadıklkarı ve görmezden
geldi,kleri noktya bu araçlkarın amacı insanlara toplu sekilde öldürmek degilmi
araçları amaç haline getirerk bu silahlşarı nasılda sevimli ve masum
görüğyoruz .amcını unutarak
i çinde blundugumuz
dunya insandam üretime ve tüketime dayalı bir yaşam tarzı istiyor insan urettigi ve tükettigi ölçüde herkez tarafında kabul görülüyor fakat insan ne kadasr üretirse üretsin har
zamnan ürettiginden daha fazlasını
tüketecektir sosyal medya ve kitle iltişim arçları hep bu yondedir son yıllarda hızla yayılan super marketler
hızlı tüketim kültürünü fazlası işle asılayan yerlerdir tüketici
ihtiyacını yanı sıora ihtıyacı olmayan mazemekride alıcaktır
n eski reklamlar sadece ürünün
varlıgından haberder ederken tüketicityi
günümöüz reklamları ise o ürüne ,üründe var olamyan bir cok özelligide
yüklüyor burada yapılanda bhğir pisikolojik bir savastır çünküğ çarklarında dönen zengin firma
sahipleri zenginlesirken halkta gittikce
fakirleşiyor ve hiçbir zaman tüğkettigini denkleştiremiyor
ahlak felsefesinde erdeme encok öneml veren filozof Aristo telesttir . iyi
bir yasam bu ve bu yasamn mutlulukla
devam etmesi için erdem vazgeçilmezbir degerdir edem bir yanı ile insana
vazife bilincinide getire bilir çünkü erdem kendine aiti işin en iyi sekilde
gerçekleşmesi demektir bu denklik kum ve
jurumdaki insanları yetkin bir sekilde yaparsa yoplumda hedefine ulasır
insanlşar günlük
hayat mücadelesinin peşi,nde sürüklenirken kendi gerçeginden
uzaklasır baskasının ölümü karsısında “ Allah rahmet eylesin “ der ama bir gün onunda arkasından rahmet okuyacaktır ne ölümü ne
de bir kötü olayı birgünde kendi
basına yada yakınlarının basına
gelecegini düşünmez yakınlarına ve kendine
ucu bucagı olmayuan bir yasm tanımıstır herseyi düşünür belki ama
birgün en yakınındaki insanı kaybedecegini düşünmez en güzel günleri yarın görecektir en
güzel yerlere yarın gidecektir ve
tüm güğzellikleri yarına erteler ama ama
o yarınlar hiçbir zaman gelmez ama bir gün ölümle karşılasınca
ertelediklerini yapamadıklarına ayıflarına
gün gelir ertelenecek bir sedye
kalmamıstır elinde giden bir ölümden sonra her ölüm erkendir zmansızdır ve
hazıllıksız yakalr insanı . ama her ne kadar kötüde olsa ölümüde arıyor insan çünkü
ölümün olmadıgı yerde yaşanılan gününde anlamı olmayacaktır çünkü ölümün olmadıgı yerde yasanılan günüde enblamı
olmayacaktır nede olsa sınırsızdır yasam .aslında yasamı anlamlı kılan ölümdür ve bu
yüzdendir ki herseyi var eden onun zıttıdır
ölüm hakkında
söyleyecek çok sey isterdim am insan
yasamadıgı tecrübe etmedigi yada görmedigi bir seyi
bilemez sayet ölümü bildiginde ve
tanıdıgında ise kimsiye aktaramicaktır
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder